Hasretini Bıraktın Zindanıma.
Bir geldin.
Hasretini bıraktın zindanıma.
Karanlık karanlığa düştü.
Gece gecenin üstüne indi.

Parmaklıklar dağıldı; yüzün esir aldı beni.
Taşlar toz oldu; özlemin taş kesildi.
Gözlerine zincirlediler gözlerimi.
Gidişin hüzünlü bir sonbahardı, unutmadım.

Yıldırımlar düşürdün bakışından göğsüme…
Saçlarım beyaz alev aldı. Yandım.
Taş üstünde taş oldum.
Suskunluğum utançtan duvarlar ördü.
Sağnak sağnak yağmur oldum,
yağdım küskünlüğümün çölüne.
Çığ olup kendi yalnızlığıma katlandım.
Uzaklığını yorgan yaptım çıplak ruhuma.
Sözün güneşin yüzünü güldürürdü, unutmadım.

Sessizliğin yeniden yeniye yanmış bir kül gibi.
Rüzgâr aldı nefesimi.
Buzdan sütunlara çarpıldı sesim.
İçimin içinde bir gurbet oldun.
Sen gittin gideli, dağlar yollardan saklanır oldu.
Öyle derinleşti ki vadiler;
gölgeler içine girmeye nazlandı.
Bütün çöllerin tozlarını yutmuş gibi dudaklarım,
ah etmekten bile usandı.
Susuşun ibret dolu bir kitaptı, unutmadım.

İçimde hep su sesi arıyorum.
Denizler kurumuş…
Lâl dudaklar susmuş..
Kıyılardan çekilmiş hayat; kemikler un ufak olmuş.
Çöllerinden geçiyorum sensizliğin.
Sessizliğin çığlığını büyütüyorum yüreğimde.
Gelişin bir taze bahardı, unutmadım.

Kalbine girdiğim yollara pusular kurulmuş.
İnsan insana kavuşmuyor artık.
Anka kuşları dirilmiyor yeniden.
Küller bile yanmış yakılmış;
ateş yeniden kendine gebe kalmıyor artık.
Hıçkırıklar yalanın harmanına karışmış;
gelmiyor gelemiyor yittiği yerden.
Bakışın canlara can katardı, unutmadım.

MEHMET CEM DOĞULU
 
Facebook beğen
 
 
bu siteyi 83466 ziyaretçigördü
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol