Ne Masum, Ne Günahkar

İsa A.S. çölden dönüyordu.

Ömrünü Allah’a kullukla süslendiren bir âbidin evine uğradı. İnsanlarla görüşmeyen ve odasından çıkmayan âbid, İsa A.S.’ın geldiğini görünce avluda karşıladı onu ve ayaklarına kapandı.

Kötülük ve günahkârlıkta şeytanı bile utandıran adam, bir kenarda seyrediyordu onları.

Işığa uzaktan bakan pervaneye benziyordu, bu haliyle. İçine bir pişmanlık oku saplanıyor, gözlerinden yaşlar süzülüyor, bu ışıklı insanlarla kendi karanlık dünyasını kıyaslayarak, isyan ve gafletle geçirdiği ömrüne ağlıyordu. Kendi kendine, ‘eyvah!’ diyordu; ‘aldandım, dünyayı sonsuz zannettim, iyilik adına en küçük bir kârım yok. Kimsenin bana benzemesini istemem. Ölümüm yaşamamdan daha iyi. Ey yerlerin ve göklerin Yaratıcısı! Günahımı bağışla. Esirge beni, merhamet et!’ diyor ve utanç içinde başını yere eğiyor, ağlıyordu.

İsa A.S.’ın evine uğradığı ihtiyar âbid gördü adamı. Yüreği kibir ve gurur ateşiyle doldu. Kaşlarını çatarak, ‘bu uğursuz neden gözlüyor bizi?’ dedi; ‘yanımıza mı gelmek istiyor yoksa? Kendini bizimle aynı makamda mı görüyor? Rezil bir insanda zerre kadar iyilik mi olur ki, benimle ve Peygamber’le konuşmak istiyor? Ne olurdu yıkılıp cehenneme gitseydi, ölümünü görseydik dünya gözüyle! Ne çirkin bir surat, ne karanlık bir yüz öyle! Yarabbi! Diriliş gününde beni bu adamla birlikte haşretme!’

Tam bu sıra İsa A.S.’a Allah’tan vahiy geldi:

‘Biri kulluk, öteki şarap ve günahla sarhoş olan bu bilgin ve bilgisiz kullarımın ikisinin de dileğini kabul ettim.

Bu bahtsız adam, ömrünü günah kirleriyle kirletmişse de, o kadar yürekten yakardı ki, kötülüklerini bağışladım. Bizim kapımız şefkat ve esirgeyiş kapısıdır. Oraya içtenlikle başvuran ve bağışlanmak isteyenlerin duası reddedilmez. Eşiğimize pişmanlıkla yüz sürenler ne kadar günahkâr olurlarsa olsunlar, onlara bağış ve ikramda bulunur, cennetimize alırız.

Âbide gelince; madem onunla birlikte diriltilmek ve onun bulunduğu cennette yer almak istemiyormuş, onun da dilediğini yerine getiriyoruz. Ona söyle, kendisini cehenneme, kötü adamı da cennete gönderiyoruz.’

Arkadaş!

Kimin üstü başı temiz, görünüşü güzel ve gösterişli, fakat ahlâkı kötü ve içi pis ise, cehennem kapıları ona sürekli açıktır. Anahtarı kötü ahlâkıdır onun.
Allah’ın dergâhında, O’nun büyüklüğü karşısındaki acizlik ve düşkünlük, mağrurane kulluktan daha iyidir.

Kendini iyi gören kötüdür. Gerçek kulda benlik olmaz. Kendisinde fıstık içi gibi bir iç gören, soğan kabuğundaki zar olduğunu anlar bir gün.

Benlikten vazgeçmeden kul olunmaz. Benliği bırak, Allah’a kullukta özür dileyici ve kendini küçük görücü ol.

Hakka karşı iyi, halka karşı kötü olunmakla kulluğa erişilmez.

 

Şeyh Sadî-i Şirazi’den

/www.nasihatler.com
 
Facebook beğen
 
 
bu siteyi 83540 ziyaretçigördü
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol