Biatın gayesi nedir?

Güzel amel Allah rızası için yapılan ameldir. Amel kalpte başlar. Amelin ilk safhası niyettir. Niyet amelden önce gelir. Niyet amelden daha hayırlıdır.

Çünkü niyet amelin ruhudur. Amel geçici, niyet devamlıdır. Bunun için ölçü niyettir. Allah katında ameller niyetlere göre değerlendirilir.

Rasulullah (s.a.v) Efendimiz bu konuda şu ölçüyü koymuştur:

“Muhakkak ki bütün ameller niyetlere göre değerlendirilir ve karşılık görür. Herkese niyet ettiği şey verilir.

Kim, hicretini Allah ve Rasulü için yapmışsa; onun hicreti Allah ve Rasulü için olmuştur.

Kim de, hicretini elde edeceği bir dünyalık ve nikahına alacağı bir kadın için yapmışsa; onun hicreti de niyet ettiği bu şeylere olmuştur.”881

Bu yüzden bütünüyle manevi bir hicret yapmak olan tasavvuf yoluna giriş Allah rızası için yapılmalıdır. Bu konuda büyük arif İmam Sühreverdî (k.s) şu uyarıları yapar:

“Niyet amelden evveldir. Amel ona göre değer kazanır. Büyüklerin edebiyle Hak yoluna girmek isteyen bir müridin bu yola adımını atarken yapacağı en önemli şey; bu büyüklerin yoluna girmeye, şekil ve hallerine bürünmeye, onlarla beraber oturmaya Allah rızası için niyetlenmesidir.

Şüphesiz bir kimsenin velilerin yoluna girmesi, kendisinde bulunan kötü hâl ve durumlardan hicret edip kurtulmak istemesi anlamına gelir. Bu hususa işaret eden bir hadisi şerif meali şöyledir:

“Gerçek muhacir, Allahu Teala’nın nehyettiği şeylerden uzaklaşan kimsedir.”882

Demek ki günümüzdeki gerçek muhacirler, takva sahipleridir. Onlar nefislerinden Yüce Allah’a kaçmışlar ve edebi kendilerine yurt edinmişlerdir. Bu yola adım atanların işi Yüce Allah’a kalmıştır. O, güzel niyetli kalpleri hiçbir zaman rahmetinden mahrum etmez.

Şu ayetin müjdesine kulak verelim:

“Kim Allah ve Rasulüne itaatle hicret ederek evinden çıkar da, sonra kendisine ölüm yetişirse, onun ecri Allah’a aittir.”883

Şu halde müridin velilerin yoluna Allahu Teala için girmesi gerekir. Eğer o, bu cemaatin nihayette ulaştığı yüksek hâl ve makamlara ulaşırsa, asıl menzilde onlarla buluşmuş olur.

Eğer velilerin ulaştığı nihayete ulaşmadan önce kendisine ölüm gelirse onun sevabı Allah’a aittir. Şu temel kaideyi unutmayalım:

“Başlangıç hâli sağlam olan herkesin, nihayeti de o ölçüde güzel olur.”

Cüneyd el-Bağdadi (k.s) şöyle demiştir:

“Müridi Hak yolunda gerileten, manevi yükselmesini engelleyen ve tıkayan şeylerin çoğu, başlangıç hâlinin bozukluğundan kaynaklanır.”

Mürit başlangıçta niyetini sağlam ve temiz yapmaya muhtaçtır. Niyetin sağlam olması, nefsin boş ve kötü arzularından uzak tutulmasıdır. Bir de, niyette dünyevî bir çıkar hesabı bulunmaması gerekir. Kalbin bütün arzusu Allah olduğu zaman, bu yola giriş sırf Allah rızası için olmuş olur.

Sahabe-i Kiram’dan Salim b. Abdullah, zamanın halifesi Ömer b. Abdülaziz’e şöyle tavsiye mektubu yazmıştır:

“Ey Ömer! Bil ki; Allahu Teala’nın kuluna yardımı onun niyeti ölçüsündedir. Kimin niyeti sağlam olursa, Allah’ın ona yardımı da tam olur.

Kimin niyeti sağlam ve güzel değilse, Allah’ın yardımı da o ölçüde eksik olur.”884

Zamanımızda bir mürşide bağlanma ile ilgili niyetler farklıdır. Her tekkeye giden, Mekke’ye uğrayan Allah rızasını aramıyor.

Bir mürşide intisap eden, onunla bir yakınlık ve hukuk oluşturan insanların niyeti aynı olmuyor nedense. Kiminin kalbi dünyaya, kiminin kalbi Mevla’ya yönelmiştir. İnsanların bir mürşide intisapları konusunda Şeyh Abdülbari en-Nedvî (rah.) şunları zikreder:

“Şeyhimiz Şeyh Eşref Ali et-Tanevi (rah) kendisine intisap etmek isteyenlere ara sıra açıklamalarda bulunur, bu konuyu daha iyi anlamalarına yardımcı olurdu.

Çünkü halk, bir şeyhe bağlanmanın anlam ve gayesi ile ilgili pek az şey biliyordu. İnsanların bir şeyhe intisaptaki hedefleri genel olarak şunlardır:

 

 www.menzilnet.com

 
Facebook beğen
 
 
bu siteyi 83444 ziyaretçigördü
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol