Zikir Kalbin Cilasıdır

 

 




Zikir kalbin cilasıdır

 


Zikrin sevabı ve fazileti konusunda çok fazla ayet ve hadisin gelmesi, onun müminler için ne kadar önemli olduğunu gösterir. Zikirle kalplerini ihya eden Allah dostları, nimet ve faydalarını bizzat müşahede ettikleri için bu ibadeti bütün insanlara şiddetle tavsiye etmişlerdir. Bakara suresinde "Siz beni zikredin ki ben de sizi zikredeyim" buyrulduğu gibi; zikir kulun yüce Rabbi ile beraber olmasına vesiledir. Allah dostları; bir insanın Allah'ı zikretmesinin bundan başka faydası olmasa bile, bu müjdenin zikrin şeref ve faziletini anlatmaya, insanı zikre koşturmaya yeterli olacağını belirtir. Rasulullah Efendimiz (s.a.v) ashabına bir gün "Cennet bahçelerine uğradığınız zaman oradan bolca istifade edin; içine girin, yiyin için!" buyurur. Orada bulunanlar "Bu cennet bahçeleri neresidir?" diye sorduğunda ise Efendimiz (s.a.v) "Zikir halkalarıdır" der. Efendimiz'in işaret ettiği bu zikir bahçelerinde, ilahi aşk, muhabbet, rahmet, sekinet, nur, ihlas, edep, tövbe, göz yaşı, sevgi, feyiz, meleklerin teşrifi, istiğfarı ve hayır duası gibi manevi meyveler mevcuttur. Bu nimetlerden elde etmek isteyen herkes o bahçeye koşmalıdır.

 

 

Zikir vuslat yoludur

 


Zikir, kulu yüce Rabbi'ne yaklaştırır. İnsanın marifet ve muhabbetini artırır, manevi derecesini yükseltir. İhlasla yapılan zikir kul ile Rabbi arasındaki perde ve engelleri kaldırır. Aynı zamanda kalbin cilasıdır, onu manevi kirlerden temizler, içindeki gafleti yok eder. Kalp, zikrin nurları ile aydınlanır ve parlar. Zikirle gelen nur insanın bütün vücuduna yayılır, her organ ondan bir pay alır, nurlanır; böylece de bütün vücut Allah sevgisiyle tatlanır. Zikir nurları içinde kaybolan kimsenin yüzü güzel, sözü tatlı olur. Bakışı feyiz akıtır, gülüşü huzur verir. Her hali hayrı yansıtır. Bu kimse Allah'ın yeryüzündeki canlı şahididir. Kendisine bakana Allah'ı hatırlatır.

Zikir manevi zevk kapılarını açar. Kul, zikir sayesinde Allah ile özel sohbet ve muhabbet eder. Allah zikredenin en yakın dostu olur, kalbini şenlendirir, onu doyumsuz ve benzersiz zevklere ulaştırır. Büyük ariflerden İbrahim b. Edhem (rh.a) bu zevki şöyle tarif eder: "Yüce Rabbim kendisini seven ve çokça zikreden dostlarının kalbine öyle bir zevk koymuştur ki, eğer dünya sultanları bunun ne kadar tatlı olduğunu bilselerdi, onu ele geçirmek için bütün ordularıyla ariflerin kalbine hücum ederlerdi. Ancak Allah dostları onu gizlerler, dünya sultanları ise ondan habersizdirler."

Balık için su ne ise, kalp için de zikir odur

Gizli zikre özel defter

 


Rasululllah Efendimiz (s.a.v) kalp ile yapılan gizli zikrin faziletini şöyle anlatmıştır:

"Hafaza meleklerinin işitmediği gizli zikir, açık zikirden yetmiş derece daha üstündür. Kıyamet günü olduğunda Allah Teala bütün halkı hesap için toplar. Amelleri yazan melekler, yazdıkları ne varsa getirir ortaya koyarlar. Allah onlara ‘Bakın hele, kul için yazmadığınız bir şey kaldı mı?' diye sorar.
Melekler de ‘Rabbimiz! Biz bu kulun bildiğimiz ve gördüğümüz her şeyini yazdık' derler O zaman Allah o kula ‘Senin bizim yanımızda gizli/özel muhafaza edilmiş bir defterin var. Onu melekler bilmezler. Onu ben yazdım, karşılığını da ben vereceğim. O senin yapmış olduğun gizli zikirdir' buyurur."


İşte Allah dostları bu özel deftere amel yazdırmak için çalışırlar.

Gizli zikrin en güzel sonucu, kulun Rabbi ile huzur bulması, O'na aşık olması ve ismini yüce Allah'ın özel defterine yazdırmasıdır. Bu, sadıkların işidir, sıddıkların yoludur. Nakşibendi büyüklerinin meşrebi, aşıkların mesleğidir. Sâdâtların verdiği ders budur.
M. Saki EROL
http://www.nasihatler.com
 
Facebook beğen
 
 
bu siteyi 83405 ziyaretçigördü
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol