Üşüyor gece, üşüyor sema
Kabusum oldu gördüğüm rüya!
Karanlık bir şehir, kırık kaldırımlar
Başı boş sokalar, yıkık dökük yollar
Köşe başlarında çakallar!
İnsansı gölgeler!
karabasanlar !
Orda burda nara atan binbir surat
Duvar dibinde çaka satar güneş gözlüklü at
Dört nala mıh çakan kaplumbağa!
Hayret!
sihirli kavalın peşinde sürü
Koca gözlü, kazma dişli
Elinde başlarla dolaşır biri
Kimi ölü kimi diri...
Hayret!
Sokaklara kurulmuş darağacı
Sudan sebeplerle asılmış kimbilir kaçı!
İnsanlık elbisesi giyinmiş avcı
Duvara asıyor kestiği başı..
Heyhat!
Ne insan kalmış ne de insanlık
İstilaya uğramış , olmuş mezarlık...
Eyvah!
Peşimde karabasanlar
Sanki benim değil ayaklar
Ağır çekip adımlar...
Kaçamadım!
Nefessiz kaldım, daraldım!
Bağırarak uyandım!
Sağır dilim, kör kulağım karışığım!
Hayır ola...
22 aralık 2011
|
|
 |
|