Ve; Dile Geldi, Şehrin Kalbi…


Düşen yapraklara tutunmak mıydı vebalim
Yağan yağmurlarla ıslanmak mı!
Serkeş zamanlarına galebe çalarken,
Vurulmak mıydı! Kahpece…

Neydi!
Aklın sarhoşluğuna,
bir fincan kahve yerine kurşun sıkmak mı!
Vefa mıydı! Gölgesinde gölgelenen!
Vefasızlık mıydı vefayı kalkan yapan!
Anlamını kaybeden cümleler kuruyorum
Mantığı, mantıksızlığa katarak,
Düz çizgileri, eğriye mi katıyorum
Kestirme yolları bulamadığım için mi bu düşmeler,
Düzleri unutup, yokuşlara mı vuruyorum…

Yoruldum!
Tırmanmaktan yokuşlarını şehrin
Dikenlerini sökmekten toprağından
Sularına karışan atıkları ayırmaktan
Ve varoşlarında şehrin, kol gezen zifiri karanlığından yoruldum…

Bir kıyım yapılsa sokak aralarında
Başı boş duygular toplanıp asılsa darağacına…
Masum gülüşleri;
Pusu kurup, kör eden duyguların kavşağında,
Zehir katılmış şerbetin bardağı çalınsa yere…
Ne bir eksik ne bir fazla
Pervasızca kurşun sıkan ellerin, kurşun sıkılarak ellerine ,
Kırılsa parmakları bir bir…
Alınsa tek tek ahı, tebessümlerin!

Ya da bir milat başlatılsa yeniden
Bütün güzel hasletler toplanıp,
İman ve inançla karılarak panzehir hazırlansa
Zerk edilse sularına şehrin…

Yok olmazsa asın beni şiirlere...


19 haziran 2012
 
Facebook beğen
 
 
bu siteyi 83422 ziyaretçigördü
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol