Kısır bir döngü içinde dönmekte,
yaprakları dökülen üryan ağaçlara benzer.
Çiğ düşümü gün batımı arasında
Ayın son dördünde sığ sularda gezinir düşler…
Gelincik yaprağında salınır rüzgarın gelini.
son baharın kızı,
kışın ayazı,
yazın harı…
Yeşili, alı moru giyinir. Sarılarla bezenir,
dipsiz kuyulara sürüklenir
karanlık izbe duvarlarında, kaygan zeminde,
Korkunun kol gezdiği yerlerde saklanır…
Bir gün;
dar ağacının gölgesinde dinlenirken,
boynunda yağlı urgan,
ayağının altına bir tabure,
elleri kalın halatlarla bağlı bulur kendini…
Gözlerinden sicim gibi yaşlar dökülür..
Dalga geçer onunla haset..
Nasıl takip ettiğini anlatır ballandıra ballandıra…
Ve nasıl tuzaklar kurduğunu…
Kibir güler kahkahlarla,
kahkahası üşütür Düşleri...
Bir tekme vurulur tabureye devrilir,
kırılır boynu düşlerin…
Can çekişir ,
sessiz feryadı deler geceyi,
bir inilti yükselir boğazından ve teslim eder ruhunu…
Kararır gökyüzü,
Bulutlar çarpar birbirine,
şimşekler çakar semada…
Gök yarılır,
damla damla düşer hüzün, yeryüzüne…
Bir gün;
bir araya gelir diğer duygular…
düşlerin başına gelenleri ağlaşarak anlatırlar birbirlerine…
Bir damla hoşgörü,
bir damla güzellik,
bir damla merhamet,
bir damla şefkat gözyaşı bir kapta toplanır…
Bir damla cömertlik ve bir dalma sevgi göyaşıyla harmanlar…
Küçük bir ırmağa dökülür…
Geçtiği yerlerde düşler filizlenir, sevgi ve aşkın ummanında ,
sarar alemi yeniden…
Bir daha kimseyi öldürmesin diye darağacını da asarlar…
Deli gönül dalgalandı yine ,
dalgası vurdu bu gece ve astı darağacını
bir daha asmasın diye düşlerini..!
|
|
 |
|